19 Ekim 2007 Cuma

Ağır Lori

Ağır lori veya öbür adıyla gri lori , ince Ari'yle kıyaslanınca sümüklüböcek kadar hareketsizdir. Gayet ölçülü ve insanı çıldırtacak kadar acelesiz adımlarla yürür. Yatay dallar boyunca, tembel hayvan gibi tepesi aşağı ilerler. Bu hayvan Filîpinler'de, Doğu Hint Adalarında ve Güney Asya'nın sıcak bölgelerinde yaşar.
Mahcup kedi: Bengalliler bu ağır hayvanı mahcup kedi diye adlandırmışlardır. Akrabası maymunun bazı utangaç hareketlerine bu hayvanda da rastlanır. Meselâ, sık sık elleriyle yüzünü örter. Yerliler, onun ikide bir hayalet gördüğü için bu şekilde hareket ettiğini söylerler. İnce lori'nin ikisi büyüklüğünde ve gürbüz yapılıdır. Yünümsü ve sık tüylü baş kısmında koyu kahverengi işaretler bulunur. Kuyruğu hemen hemen yok gibidir. Gözlerinin büyüklüğü, geceleyin avlanan bir hayvan olması itibariyle normaldir.
Ağır lori, gündüzün top olarak uyur. Başı ile elleri, baldırlarının arasındaki kürkün içine gömülmüştür. Ortalık kararırken canlanır ve ağaçların arasında kendine böcek, meyva ve mevsiminde kuş yumurtası aramaya çıkar. Pek ender olarak yere iner. Garip sallantılı bir yürüyüşü vardır.
Önce emniyet: Ağır lori, avını sessiz sedasız takip eder. Etli bir güveye, kınkanatlıya, yahut çekirgeye yeteri kadar yaklaşınca, art ayaklarının üzerine dikilir ve bahtsız böceğin üzerine çullanarak onu parmaklarının arasında hapseder. Bu arada art ayaklariyle bir dala sıkı sıkı yapışmış olmaya dikkat eder. Başparmağının çok iri olması, cisimlere tutunmasını kolaylaştırır.
Ağır loriye birçok garip kuvvetler yaklaştırılmaktadır.Kendi vatanındaki insanların hayatındaki her olay üzerinde tesiri olduguna inanılır.Mesela suçlu bulunarak yakalanan Malayalı bir yerli, bir düşmanının, evinin eşiği altına lori'nin bir parçasını gömmek suretiyle kendisini bu suçu işlemeye sürüklediğini iddia eder. Malayalılar'a sorarsanız, lori'nin kürkünde iyileştirici özellikler olduğunu ve içinde diri loriler bulunan bir geminin fırtınadan kurtulamayacağını söyleyeceklerdir. Buna karşılık Birmanyahlar, bu hayvanın ısırığının zehirli olduğuna inanırlar.

18 Ekim 2007 Perşembe

Ağaçkakanlar


AĞAÇKAKANLAR» (Piciformes), alt-takımına giren kuşlar tırmanıcı ve oyuncudur. Hepsinin ayaklarının iki parmağı arkaya, ikisi ise öne kıvrılmıştır. Bu tertip, asıl ağaçkakanların ağaçlara tırmanlarma yardımcıdır. Alt-takımını öbür kuşlarının da az çok benzer âdetleri varsa da, tırmanmada ve tahtayı oymada asıl ağaçkakan kadar usta değillerdir. Alt-takımın en iyi bilinen ailesi ağaç-kakangiller dünyanın, Avustralya ile Gine dışındaki hemen her yerinde bulunurlar. Parlak - kuşgillerden jakamar'lar ve sakallı guguklar, ayrıca tukan'lar Amerika'nın tropikal kuşaklarında yaşarlar. Bal gugukları ve sakallı kuşlar da tropikal kuşak kuşlarıdır, birinciler Afrika ile Asya'da, ikinciler hem Eski Dünya'da, hem de Yeni Dünyada yaşarlar.
Ağaçkakanlar alt-takımına giren kuşlar bir ağaç kovuğuna, bazen de toprağın içine beyaz yumurtalar yumutlarlar. Genel olarak yuva odacığını kendileri kazarlar. Yalnız bal guguklarının asalaklık huyları vardır: Yumurtalarını başka kuşların, özellikle akrabaları sakallı kuşların yuva odacığına yumurtlarlar. Tukan' larla sakallı kuşlar genel olarak parlak renklidirler, ağaçkaıkangillerle jakamar'lar bu bakımdan onlardan geridedirler, sakallı guguklarla bal gugukları ise düz kahverengi veya gri renklidirler, arada sırada sırtlarında sarılık bulunur.

SİYAH AĞAÇKAKAN
(Pîcus martius)


«Siyah ağaçkakan» in rengi mat bir siyahtır. Yalnız başının tepesinde al renkli bir leke bulunur. Bu, erkeklerde bütün tepeyi kaplamasına karşılık, dişilerde başın arkasında bir lekeden ibaret kalır. Avrupa İle Asya'da 38 ve 60 derece kuzey enlemleri arasında yaşayan siyah ağaçkakanın uzunluğu 47-50 santimdir.Şen, ürkek ve kuvvetli bir kuştur. Çak da faal olup bölgesinde
devamlı yer değiştirir. Bu, birkaç dakikanın içinde değişik köşelerden kulağa gelen .sesinden de bellidir. Yavruyken yuvadan alman siyah ağaçkakanların bir dereceye kadar evcilleştirilebildiği görülmüştür.
Kuzey Amerika'daki «fildişi gagalı ağaçkakan» (Campophilus principalis), siyah ağaçkakandan daha iri ve daha kuvvetlidir. Uzunluğu 55 santimi bulur. Adını, fildişi kadar beyaz muazzam gagasından alır. Son yıllarda ormanlardan fazlaea ağaç kesilmesi nüfusunu azaltmıştır. Akrabası fildişi gagalı ağaçkakanlara Küba ile Meksika'da rastlanmaktaysa da, bunların sayılarında da azalma olmuştur.
Kuzey Amerika'nın en iri ağaçkakanı «tepeli ağaçkakan» veya öbür adıyla «kütük horozu» dur (Dryocopus pileatus). Alev rengindeki tacı ve siyahlı beyazlı tüyleriyle pek gösterişli bir hali olan bu ağaçkakan kargadan az küçüktür. Ağaçların özüne rağbet eden bazı karınca türlerine ulaşmak için, odunun sert tabakalarında 5 - 8 santimlik delikler açmak zorunda kalır. Ağaçkakanların çoğunluğu gibi bu tür de göçücü değildir. Kışı geçirmek içlin kendine büyük bir ağaçta bir oda oyar.
Ağaçkakanların çoğu böceklerle beslenirlerse de, yemiş ve fındık da yerler. «Kaliforniya ağaçkakanı» veya öbür adıykt «meşe palamudu ağaçkakanı» (Melanerpes formicivorus), ağaç gövdelerinde uzun diziler halinde sığ delikler oyar. Bu deliklerin heıs birine, ileride yiyecek kıt olduğu zaman yiyeceği bir palamut sıkıştırır.
Uçan böcekleri havada yakalamak ağaçkakanlarda beklenmedik bir besleniş tarzıdır. Birleşik Amerikanın ortası ile doğusundaki «kırmızı kafalı orman ağaçkakanı» (Melanerpes erythrocephalus), çok kere bir telefon direğinden veya başka bir açık tünekten iri uçar böceklerin üzerine atılır. Bu güzel ağaçkakanın siyah ve beyaz tüyleri, Kaşının kırmızılığına büsbütün çarpıcı bir hava verir.
Bir de «ağaç özü emen ağaçkakan» (Spyrapicus) vardır. Bunlar ilkbaharda ağaçların kabuklarında uzun diziler halinde delikler açar, sonra tekrar buraya dönerek bu yaradan sızan özü içerler. Bu suretle meyva ağaçlarına çok kere büyük zararları dokunur.

YEŞİL AĞAÇKAKAN
(Gecinus viridis)


«Yeşil ağaçkakan», tepe, ense ve ağzm köşesindeki bir leke kırmızı, sırt yeşil, kanatlar kahverengimsi, üst kanat tüyleri zeytuni sarı, boynun yanları ve karnı sarı yeşilimsi beyazdır. Uzunluğu 30-31 santimdir. Yeşil ağaçkakan, ailesinin en yaygın üyelerindendir. Avrupa'da, İspanya ile Kuzey Rusya tunduralarının dışında hemen her yerde rastlanır. Ayrıca İran ile Anadolu'da da görülür.

ALACA AĞAÇKAKANLAR


Orta irilikteki ve ufak türlerdendir ve nispeten derli toplu yapılıdır. «Büyük alaca ağaçkakan» (Dendrocopus majör), bu grubun en iyi bilinen üyesidir. Bu türün başı ile sırtı siyah, karnı ile gerdanı krem rengidir. Kanatlarında enine beş beyaz şerit göze çarpar. Kanatlarının altı ve kuyruk sokumu parlak kırmızıdır. Erkeğin basındaki parlak kırmızı leke dişide yoktur. Bütün Avrupa ile Sibirya, Kanarya adaları ve Anadoluda çok iyi bilinen bu ağaçkakanın yurdudur. Uzunluğu 23 - 25 santimdir. Küçük alaca ağaçkakan (Dendrocopus minör) Avrupa ağaçkakanlarının cücesi ve ailesinin en küçüklerinden biridir. Büyük alaca ağaçkakanın bulunduğu bölgelerden başka Azör adalarında ve Kuzey Batı Afrika ormanlarında da görülür. Uzunluğu 16 santimdir.

Ağaç Soreksi

Ağaç Soreksleri


Gece olunca ağaç soreksi, ağaçların en yüksek dalında yosundan derme çatma yapılmış bir huvaya, bir bambu oyuğuna, yahut da yerdeki bir deliğin içine çekilir. Bu hayvan yabancılardan hoşlanmaz ve kendi alanına giren başka bir soreksle ölesiye boğuşur. Kızdığı zaman, gitgide uzayan tiz çığlıklar atar. Hayatından memnun olduğu zaman da bu duygusunu titrek ıslıklarla anlatır.
Ağaç soreksi, oldukça münvezi bir hayvansa da, birleşen çiftler yılın bir kısmını bir arada geçirirler. Bazen erkek soreks yavruların büyütülmesine de yardıma olur. Dişi, yılın aralık ayı dışındaki herhangi bir mevsiminde bir veya iki yavru doğurur. Bazı türlerin daha da fazla yavrusu olur. Dişinin meme başlarının sayısı da iki ile altı arasında oynar.

Evcil Ağaç Soreksleri

Kafes içine hapsedilen hayvan uzun zaman yaşamaz. Beri yandan yavruyken ele geçirilip evde büyütülürse, fazla ellenmeyi sevmemekle beraber, mükemmel bir evcil hayvan olur.
Evcil ağaç soreksi, yemek zamanında sofraya gelerek, kendisine de yemeklerden hisse verilmesini ister ve kendisine bakan kimselere bir dereceye kadar bağlılık da gösterir. Eve bir yabancı geldiği vakit ise, huzursuzluğunu tuhaf tuhaf sesler çıkarmak suretiyle belirtir. Bahçede başı boş bırakılsa bile kaçmaya yeltenmez.
Tipik ağaç soreksi, grimsi veya zeytuni renkliyse de, sarı ile siyah veya sarı ile kızıl kahverengi karışımları da vardır. Uzunlukları 15-20 santim kadardır. Kuyrukları bundan biraz daha kısadır. Ağaç soreksi ailesinin altı çeşidi vardır. Grupun en küçüğü olan, "gemli ağaç soreksi" küçük bir fare büyüklüğündedir. En büyük üye olan "Borneo ağaç soreksi"nin vücudu ise 22-23 santim uzunluğundadır.
Ailenin en garip üyesi Borneo, Su-matra ile Malaya Yarunadası'nın yerlisi olan, "tüy kuyruklu ağaç soreksi"dir. Bu hayvanın kuyruğu, tıpkı kuşların kuyruk tüylerine benziyen uzun ve sert kıllarla son bulmaktadır.
Zooloji bilginleri eskiden ağaç soreksleri'ni, diğer sorekslerle birlikte böcekçil hayvanlar sınıfına dahil ederlerdi. Fakat sonradan bu hayvanın maymungülerin en eski bir tipini temsil ettiğinin keşfedilmesiyle bu hata düzeltildi.

Ağaç sincabı


AĞAÇ SİNCABI (Sciurus)


Ağaç sincabı , tıpkı tavşan ve tilki gibi, çocukların masal kitaplarına giren hayvanlardandır. Erkek, kadın ve çocuk herkes, sincabın gür ve uzun kuyruğu ile ceviz istif etmek huyunu bilir. Sincabın sinirli hareketleri, hızla kaçması ve birden insanın karşısına çıkıp, göz açıp kapayıncaya kadar ortadan kaybolmaması huyları meşhurdur. Bundan ötürü İskandinav efsanelerinde bu hayvan, dünyada olan bitenlerin haberini uzak ülkelerdeki hayvanlara taşıyan, tanrıların habercisi diye anılır.
Bütün gerçek ağaç sincapları'nın gösterişli bir kuyrukları vardır. Bazılarınınki ise harikulade güzeldir. Sincap da bu organıyla iftihar eder ve onu bakımlı tutmayı vazife bilir. Bütün güzelliğine rağmen, kuyruğu sincap için sadece bir süs değildir. Daldan dala atlayan hayvanın dengesini korur ve düzenler.


Akıllara durgunluk verici bîr atlama şampiyonu:

Bir sincabın sallanan bir daldan ötekine atlayabilmesi ve mesafe ayarlamasında asla yanılmaması gerçekten bir mucizedir. Uzaklığı kendinde hesapladıktan sonra, ayaklarını öne uzatarak, vücudunu yassıltarak ve kuyruğunu dümen gibi arkasında dimdik tutarak üeri atılır.
Bir sincabın hedefini şaşırdığı görülmemiştir. Bununla beraber bu kitabın yazan, bir kızıl sincabın, üzerine atladığı çürük dalla birlikte yere inişini hatırlıyor. Hayvancık kendini toparladıktan sonra, izzetinefsinin kırılmasını, bir hiddet gösterisinde bulunarak ve herkesi azarlayarak unutmaya çalışmıştı.
Bütün sincaplar aynı şekilde ağaca tırmanmazlarsa da, genellikle dörtnala olarak tarif edebileceğimiz bir şekilde ağaçlara çıkarlar. Sincap inişte daha ihtiyatlıdır. Baş önde olmak üzere yol alır ve ayaklarını tek tek ileri atar.


İstifçi bir hayvan:

Ağaç sincapları gündüzleri hareketlidirler. Fındık, tohum, meyva gibi bitki çeşitlerini depo ederler. Depo yerleri genellikle birden fazladır. Bunun için ağaçlardaki ve yerdeki oyuklardan yahut kütüklerle kayaların altından faydalanırlar. Yerden tasarruf etmek için kuru meyvaların kabuğunu kırar ve içinden fmdıgı veya cevizi çıkarıp saklarlar.
Sincap, kilerlerinin yolunu bulmak İçin hafızasından faydalanırsa da, koku alma duygusu da keskindir. Mamafih gizlediği yiyeceklerin bir kısmım tekrar bulamadığına göre, dünyanın bitki örtüsünün zenginleşmesine büyük faydası dokunur. Ormanda her sincap çiftinin kendine ayrılmış bir alanı vardır. Genellikle bu çift, 200 metre kareyi bulan alanı, komşularından şiddetle korur.


Yavru sincaplar:

Kuzey ılımlı ve soğuk bölgelerde birçok sincaplar kışın en soğuk kısmında uyurlarsa da, gerçek manada kış uykusuna yatmazlar. Ekseriya şubat ayında çiftleşirler; yavrular da martta veya nisanda dünyaya gelir.
Yavrular önceleri kürksüz, kör ve âcizdirler. Gözleri açılıncaya ve vücutları kürkle örtülünceye kadar beş hafta geçer. Genç sincaplar görmeye başlar başlamaz ilkbahar güneşine çıkarlar. Katı besinleri yiyebilecek kadar büyüyünce pislenen inlerini terk ederek ağaçlara göç ederler.
Ağaç sincaplarına en çok Orta Amerika ile Meksika'da rastlanırsa da, Kuzey ile Güney Amerika'da da epey çeşitleri vardır. Rusya ve Sibirya dahil Avrupa'da ise, Avrupa çam sincabı denilen bir tek türe rastlanılır.

Doğu dev sincabı, asya'nın en büyük ağaç sincabı ve gerçekten de sincapların devidir. Bazı türlerin uzunluğu 90 santimi geçer.
Doğu dev sincabı , öbür adıyla ağaç köpeği , yalnız gündüzleri hareket halinde olup sık ormanlarda yüksek ağaçların üzerinde barınır. En hareketli zamanı güneşin doğması ile sabahın dokuzu ve öğleden sonra dört ile güneşin batması arasındaki saatlerdir. Son derece hızlı ve çeviktir. Korkunca çok daha hızlanır. Bir ağaçtan ötekine atlarken 6 metrelik uzaklığı aşabilir.
Doğunun bu devi, günün sıcak saatlerinde yüksek bir ağacın küçük dallarının üzerindeki yuvasında tembel tembel dinlenir. Hayvanın, bunun Ribi yeşil yapraklarla astarlanmış birçok yuvası vardır Arkadaş canlısı bir hayvun olmadığı için ya tek, ya ila çift olarak yaşar. Sesi, sabahın erken saatlerinde sık sık
tekrarladığı tiz ve gürültülü bir gıdaklamaya benzer, öbür hayvan seslerinden kolayca ayırt edilen bir sestir.
Dev sincabın çiftleşme âdetleri hakkında fazla bir şey bilmiyoruz. Yalnız bir batında tek yavru doğurması muhtemeldir. Küçük olarak ele geçen yavrular evcilleştirilebilirler. Bunlardan biri esaret hayatında on altı yıl yaşamıştı.

Tilki sincap , Kuzey Amerika'nın doğusunun en iri ağaç sincabıdır. Görünüş itibariyle gri sincaba benzerse de, daha iyi olması ve kır kürkünün turuncu, yahut kahvemsi tonu dolayısıyla ondan ayrılır. İsmini tilkimsi, iri yüzüne borçludur.
Sayısı gitgide azalan bu hayvan seyrek ormanlara rağbet eder. İriliğinden ötürü ağaçların üzerinde pek çevik değilse de, yerde hızlı bir koşucudur. Birçok tilki sincap'ın aynı alanın sınırları içinde bir arada yaşamaları mümkündür. Birbirlerini umursamazlar bile. İhtiyar erkekler ise yalnızlığı tercih ederler.


Geç kalkar:

Sincaplar genel olarak sabahın erken saatlerinde harekete geçerler, fakat tilki sincap onlardan farklıdır. Bu hayvan öğleye kadar yuvasından kıpırdamaz. Yuvası genellikle bir ağaç kovuğudur. Yazın ise kürü yapraklardan ve küçük dallardan kendine bir sürü yuva yapar. Yiyecek depo eden sin caplardan olan tilki sincap, yerdeki küçük deliklere fındık, fıstık gizler Aynı zamanda böcek, ağaç kabusu, böğürtlen, bitki özü ve tohumları da yer.


Çiftleşme ve annelik:

Çiftleşme mevsimi, erkeklerin sık sık tekrarlanan havlamaya benzer bir ses çıkardıkları ocak ayında başlar. Yavrular bundan bir buçuk ay sonra bir ağaç
ağaç kovuğunda, yahut annelerinin yapraklarla ördüğü bir yuvada dünyaya gözlerini açarlar. Sayıları beş olan yavrular doğuşta 20-25 gram ağırlığında çıplak, pembemsi ve âciz yaratıklardır. İki hafta sonra hafiften kürklenmeye başlarlarsa da, gözleri ancak bir ay sonra açılır. Uzun zaman bebek olarak kalırlar. Dişi sincap, Allahtan iyi bir annedir. Yavrularını yanından ayırmaz ve onları dişlerinin arasında tek tek her yere taşır. Sekiz haftalık sincap katı yiyecekler yemeye başlar, hayatının yetmişinci gününde ise dişleriyle fındık ve ceviz kırabilecek hale gelir. Bundan bir zaman sonra da hayata atılır.
Eldeki bilgilerden anlaşıldığına göre, erkek ve dişi tilki sincap , ömürleri boyunca bir arada kalırlar. Fakat aileyi yetiştirmek zamanı gelince, erkek tek basına bir yere çekilir ve yavrular kendi başlarına buyruk oluncaya kadar eşinin yanına dönmez.
Yetişkin tilki sincap, bir kilo ağırlığında ve genel olarak 60 santim uzunluğundadır. Ortalama ömrü altı, yedi yılsa da, düşmanı olan atmacalar, baykuşlar, tilkiler, küçük ayıgiller ve insanlar yüzünden bu süre boyunca pek azı yaşar.


Doğu Asya ve Pasifik Adaları Ağaç Sincapları


HİNDİSTAN PALMİYE SİNCABI
(Funambulus)
Hindistan'ın en çok sevilen sincabıdır. Ufaklığından ve sırtında ensesiyle butlan arasındaki üç beyaz çizgiden tanınır.
Hindistan palmiye sincabı , ekseriya korularla bahçelerde bulunur, bazen evler de girer. Arada sırada palmiye ağaçlarının üzerinde görülürse de, mutlaka onları tercih etmez.
Bu sincabın hareketleri hızlı ve silkintüi gibidir. Ağaçların üzerinde son derece çevik olup, daldan dala atlarken, her atlayışta 1,5 metrelik yol alır. Dişi, ağaç dallarının üzerinde otlarla çalı çırpıdan meydana getirdiği yuvasında iki ilâ dört yavru doğurur.
Palmiye sincabı fındık, tohum ve meyva gibi besinler yer. Çok kere yerde timalya denilen bazı kuşlarla bir arada karnını doyurduğu görülür. Sincaplarla bu kuşlar gayet iyi geçinirler. Palmiye sincabı*nın sesi de tizdir ve kuşlarınkini andırır.
İnsana kolay ahşan palmiye sincabı, sevimli bir evcil hayvan olabilir. Karnını doyururken art ayaklarının üzerinde oturup yiyeceğim ön ayaklarıyla ağzına götürmesi pek hoşa giden bir manzaradır.



YERİ SEVEN AĞAÇ SİNCABI


Afrika'nın bütün ağaç sincapları vakitlerini yalnız ağaçların üzerinde geçirmezler. Meselâ, çalı sincabı (Paraxerus), çok kere yerde avlanır. Bu kemirici hayvanın gerek irilik, gerek renk kompozisyonu bakımından farklı türleri vardır. Doğu ve Güney Afrika'da yasayan bu ağaç sincabı çizgili, beyaz yanlı, kırmızı karınlı veya sadece zeytuni kahverengi olabilir.


Avrupa ve Kuzey Asya Ağaç Sincapları


AVRUPA ÇAM SİNCABI
(Sciurus vulgaris)


Avrupa çam sincabı çam ağaçlarıyla, yesil kalan ormanlarda yaşar. Göz alıeı renklerde olmamakla beraber, bu hayvancık sincap ailesinin en güzel üyelerinden biridir. Dik kulaklarının üzerindeki uzun kıl kümeleri ve koca bir kavis çeviren kalın tüylü kuyruğuyia zarif bir görünüşü vardır.
Çam sincabı , Avrupa ormanlarında kalan tek tük yabani hayvanlardan biridir. Çamların loşluğunda derhal göze çarpan kızıl renkli kürkü, bu ormanların renk yeknesaklığını giderir. Bu kızıl tüylü, ufak sinabın düşmüş sonbahar yapraklariyle oynamasını seyretmek, insanı gerçekten oyalar ve eğlendirir.


Kürkünü değiştirir:

Çam sincabı, ağaçların üzerindeyken gözü aldatarak, olduğundan iriymig hissini uyandırır. İri bir erkeğin baş ve vücut uzunluğu 20 santimi geçmez; dişinin uzunluğu ise sadece 16 santim civarındadır. O harika tüylü kuyruk ise her iki cinste 17 -18 santimdir.
Avrupa'da hayvanın rengi mevsimine göre değişir. Sincap ekimde grimsi kahverenginde uzun tüylü kış urbasına bürünür. Mayısta bu sık ve uzun tüyler dökülerek yerlerine daha kısa ve daha kızıl olan yenileri çıkar. Fakat hayvanın kulaklarının ucundaki kıl demetleri sonbaharda yenileninceye kadar yerlerinde kalırlar.


Bir dişi uğruna dövüşen sincaplar:

Avrupa çam sincabı, yılda bir kere, mart ayında çiftlegir. Bu devrede erkekler tıpkı horoz gibi dövüşürler. Sarmaş dolaş olarak yerlerde yuvarlanır, birbirlerini tırmıklar ve ısırırlar. Fakat ayrılır ayrılmaz, gene kaçan dişinin peşine düşerler.


Yavrular nasıl bakım görür:

Çalı çırpı ve yosundan meydana gelen ve İçi ağaç kabuklarıyla astarlanan yuvayı erkekle dişi bir arada yaparlar. Bir ağacın en üst küçük dallarında bulunan bu yuvanın kar-ganınkine benzerse de, tepesi örtülü ve kapısı yandadır.
Bir batında genellikle üç veya dört yavru dünyaya gelir. Bunlar önceleri çıplak, kör ve âciz durumdadırlar.Fakat çam sincabı iyi bir annedir. En ufak bir tehlike karşısında heyecanlanarak yavrularım tek tek başka bir ağacın üzerindeki daha emin bir yuvaya taşır.


Müsrif bir hayvan:

Çam sincabı, fıstık, kestane, fındık, mantar gibi yiyeceklere çok düşkündür. Yerine göre çiçekleri de koparıp yer. Tlpkı resimlerdeki gibi art ayaklarının üzerinde oturarak fındığı ön ayaklarının arasında tutar.
Ne yazık ki bu sevimli hayvanın zararlı tarafları da vardır. Kuş yumurtasına bayılır ve ilkbaharları kuş yuvalarına baskın yaparak yavruları bile midesine indirir. Ekim ve kasım aylarında ise kilerini olgun fındıklarla, tohumlarla ve güneşte kurutulmuş mantarlarla doldurarak kışın gelmesini bekler.
Bu sincap sudan korkmaz, hatta birkaç yüz metreyi yorulmadan yüzebilir. Mamafih nehirleri, üzerlerindeki köprülerden geçerek aşmayı tercih eder.
Çam sincabı, çok kere koca bir ağaçtaki fıstıkların hepsini yerlere saçtığı halde, bunlardan sadece bir, iki tane yiyerek geçer, gider.
Avrupa ile Kuzey Asya'da ağaç sincabı ailesinin tek temsilcisi olan çam sincabı'nm vatanı, Avrupa'nın Atlantik kıyısı ile Sibirya'nın Pasifik kıyısı arasındaki ormanlardır. Çam sincabının bölgesinde bazen ağaçlarda yaşayan başka sincaplara rastlanırsa da, bunlar gerçek ağaç sincapları değildir. Afrika'da da bazı ağaç sincapları bulunursa da, bunlar da bu türün tipik üyeleri değillerdir.
Çam sincaplarının kırk çeşidinin Avrupa'ya has mat kızıl kürklüsü ve Doğu Sibirya'nın beyaz lekeli siyah kürklüsü gibi değişik renklerde olanları vardır. Güney Asya'da yaşayan tek tipik tür, İran ağaç sincabı dır. Avrupa'daki akrabasiyle benzer tarafları çok olan bu hayvanın rengi parlak bir sarımsı kırmızıdır, fakat kulaklarının uçlarında o güzel kıl demetçikleri yoktur.


Sincap ve foklor:

Eski Almanlar, sincaplarla Ağaçların Küçük İnsanları olan ot ve çiçek perilerinin arasında bir bağlaşma olduğuna inanırlardı. Kuzey mitolojisi, kızıl kürkünden dolayı, çam sincabı'yla büyük tanrı Tor'un aynı şahıs olduğunu ileri sürer. İskandinav mitolojisinin Edda kitabmda bu mükemmel tırmanıcının, dallan bütün dünyaya yayılan îgdrasil adındaki dişbudak ağacının üzerinde yeri vardır. Bu kitaba göre, ağacın tepesinde bîr kartal, köklerinin arasında bir yılan barınmaktadır. Bu ikisinin arasında bir aşağı, bir yukarı koşan sincap, araya anlaşmazlık tohumlarını saçmak için elinden geleni esirgemez.

Ağaç sıçanı


Afrika'nın küçük ağaç sıçanı (Dendromys), dev fare'nin aksine minik ve zarif bir hayvandır. Sahra' tun güneyinde yaşayan bu hayvananın sırtında bir veya daha fazla toyu renk çizgi vardır. Yüksek ağaçlardan ziyade çalıların ve yüksek otların arasında bulunurlar.

Asya ile Pasifik'in olağanüstü fareleriyle sıçanları

Farelerin dahi bazı güzel akrabaları olabilir. Uzun kuyruklu ağaç sıçanı (Vandeleuria), kızıl veya parlak kestane renginde kürkü olan cazip bir küçük sıçandır. Seylan ile Hindistan ve Çin Hindi arasındaki Doğu Asya bölgelerindeki ağaçlarda yasayarak geceleyin bu ağaçların meyvaları ve goncalarıyla beslenir. Gündüzleri dalların arasındaki yuvasında, yahut bir ağaç kovuğunda dinlenir. Uzun kuyruğu ona ilâve bir el vazifesi görür.

Çin Hindi'nin marmoset ağaç sıçanı nın (Hapalomys), minik bir maymun gibi elleri vardır. Başparmağının öbür parmaklara karşı oluşu sayesinde ince dalları kavrayabilir ve tohumla meyva taplayabilir. Sırtı kahverengimsi gri, karnı ise kar gibi beyaz olan bu enteresan sıçanın kuyruğunun ucunda bir püskül bulunur.

Hindistan ile Seylan'ın kahve faresi (Golunda), koca koca çiftlikleri mahvettiğinden kahve endüstrisi için önemli bir tehlike teşkil eder.
Yeni Gine'de de şaşılacak derecede çok fare vardır. Vücut uzunluğu 30 santimi geçen mozayik kuyruklu fare (Uromys), en irilerinden biridir. Bu hayvan, ismini, kuyruğundaki pulların mozayik tarzında sıralanmasından almıştır. Bu kudretli fare, keski gibi ön dişleriyle bir hindistan cevizinin kabuğunu kesebilir.
Bu farenin etini çok seven yerliler, hayvanı gündüzleri palmiye ağaçlarında uyurken avlarlar.

Ağaç semenderi


Ağaç semenderine tabiat bilginleri, Kaliforniya'daki rutubetli madenlerde çok rastlamışlardır. Yaklaşık olarak 15 santim uzunluğundaki bu kalın yapılı türün pürüzsüz bir kahverengi derisi vardır, yanlarında sarı noktalar göze çarpar. Aynı bölgelerdeki oluklar, hayvanın vücuduna kaburga görünüşü verir. Kafa, oldukça Önde yer alan gözlerin arkasında belirli derece genişler.


Ağaç semenderi naşıl gelişir:

Ağaç semenderi'nin ilk gelişme safhaları, yumurtayı örten şeffaf zarftan içeriye bakılarak görülebilir. Bacak haline gelecek yumrulardan önce öndekiler sonra arkadakiler bitmeye başlar. Yavru daha yumurtadan çıkmadan önce yok olacak olan solungaçlar, birkaç gün sonra yetişmeye başlar. Solungaçlar uzaya, yiyecek deposu yumurta darısının üzerine kıvrılmış embriyondu bile aşar. Bu geçici solungaçlar günlerden sonra kaybolmaya başlar ve minik hayvan, ıslak yumurta zarlarının içinde tam semender şeklini alırken tamamıyle yok olur.
Ağaç semenderi, yumurtalarını bazen yere yumurtlarsa da, onları çok kere meşe ağaçlarının yerden 6 metre yüksekteki kovuklarına yerleştirir. Yumurtalar oldukça iridirler, çapları bazen 0.9 santimi bulur. Her biri, kovuğun tavanına ince ve jelatinimsi bir iplikle bağlıdır. Ergin semender çok kere on iki veya on dokuz yumurtanın etrafında çöreklenmiş vaziyette bulunur. Yumurtalar temmuz ve ağustos aylarında Kaliforniya'nın toprağı sıcak ve kuruyken yumurtlanır. Ağaç semenderi'nin yumurtlamak için meşe ağaçlarının kovuklarım araması, belki de buralarda bir derece kadar nem bulunmasından ileri gelir. Annenin, nemli vücudunu yumurtalara sarmasının sebebinin, bunların gelişemeyecek kadar kurumasını önlemek olduğu ileri sürülmüştür.
2.5 santim uzunluğundaki yavru semender, iki ay kadar sonra yumurtadan çıkarken, vücudunda yumurta sarısından arta kalmış bir miktar yiyecek muhafaza etmiştir. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra küme olmak suretiyle kurumanın önüne geçerler. Çok geçmeden Pasifik bölgesinin yağmurları da yuvadan ayrılmalarına müsaade edecek nemi getirir. Yavru semenderler böylece yere inerek kışı beslenmekle geçirirler. Yaz sıcakları onları tekrar bir sığmak aramaya sevkedecek, bu arada ağaçları veya eski maden tünelleri gibi nemli yerleri tercih edeceklerdir.
Bununla beraber, ağaç semenderlerinin hayatlarının büyük bir kısmım ağaçlarda geçirdiklerine şüphe yoktur. Parmaklarının, uçlarında daha geniş ve az çok yassılmış olması, ağaçlara tırmanmakta yararlı olduklarını gösterir.
Ağaç semenderi, tırmanırken düşmemek için bir tedbir olarak tıpkı opossum gibi kuyruğunu bir dalın etrafına sarabilir. Öbür kara semenderlerinin kuyruğu kolayca kırılabilir, bu tertip ise çok kere düşmanın dikkatini dağıtarak semenderin kurtulmasına yol açar. Fakat ağaç semenderi'nin kuyruğu kolay kolay kırılmaz.


Ağaç semenderi beslenmesi:


Ağaç semenderi geceleyin ağaçların üzerinde ve yerde ava çıkar. Böceklerden karıncaları ve kınkanatlıları çok yer. Tabiat bilginleri ele geçen bazı ağaç semenderlerinin dışkısında tahta parçalarına ve yosuna da rastlamışlardır. Buna dayanarak, meşe ağacı kovuklarının içinde yetişen yosunların, kuru yaz aylarında barınaklarından çıkamayan semenderler tarafından yenildiğine kanaat getirmişlerdir. «Plethodontidae» ailesinin bütün üyeleri gibi ağaç semenderi'nin de akciğerleri yoktur. Derisi yoluyla solunum yapar, ayrıca boğaz hareketlerinin yardımıyle ağzına bava çekebilir. Çıkardığı sıçanımsı cıyaklamanın, boğazındaki havanın dışarı atılmasından ileri gelmesi mümkündür.
Bu hayvanın dişleri kama biçiminde ve büyüklüğüne göre olağanüstü iridir. Erginleri, önlerine sürülen bir değneği veya parmağı ısırırlar.

17 Ekim 2007 Çarşamba

Ağaç sansar

Gerçek ağaç sansarı ile samur (Martes), bütün etoburların arasında en güzel ve en ince tüylü kürklerin sahipleridirler. Bu kürk, çinçilya'ınnkinden dahi dayanıklıdır. Yumuşak, gür, dolgun ve genellikle zengin bir altın tonlu kahverengidir.
Ağaçların tepelerinin bu kralları güzel hayvanlardır. Başları biçimli, kulakları da oldukça iri ve yuvarlaktır. Boyunlarında sarı bir leke dikkati çeker. Kedi uzunluğundaki vücudun yarısı boyda olan kuyruk, til-kininki kadar tüylüdür.
Ağaç sansarı veya samur (ki bunların isimleri genellikle karıştırılır), Kuzey Yarımküresi'nin sık ormanlarında yaşar. Bu faal ve çevik tırmanıcı bir ağacın tepesine şimşek hızıyla fırlayabilir. Bu bakımdan en hızlı sincapları dahi geride bırakır. Sincaplar bu yarışta geri kalmalarını hayatlarıyla öderler.


Vahşî bir dövüşçü:


Gelincik ailesinin öbür üyeleri gibi pek yırtıcı olan ağaç sansarı bazen kendinden defalarca büyük hayvanlarla dövüşür. Iskoçya'da bir ağaç sansarı'nın bir şevyot koyununa sarıldığı görülmüştür. Koyun, kafası bir kayaya toslamış olarak ölü bulunmuştu. Bu çarpışma esnasında can veren ağaç sansarının ölüsü de koyunun altından çıkmıştı. Koyun, boynundaki bir yaradan ileri gelen kan kaybından ölmüştü.
Fakat bu küçük ağaç sansarı normal olarak kendinden küçük hayvanlarla beslenir. Yiyecek listesinde orman tavuğu sıçan ve tavşan önemli bir yer tutar. Sonbaharda böğürtlenimsi orman yemişleri olgunlaşınca, ağaç sansarı bunlardan da bol bol yiyerek şişmanlar.
Pençeleri ve zekâsı o kadar keskindir ki, ağaç sansarı pek az hayvana yem olur. Yalnız büyük boynuzlu baykuşla vaşağın onu avlamakta başarıya ulaştıkları görülmüştür. Ağaç sansarı, bu hayvanlara yem olmadığı veya avcıların kapanına yakalanmadığı takdirde, on yedi yıl kadar yaşayabilir.


Konfor düşkünü bir hayvan:


Sıcaklık ve konfor düşkünü ağaç sansarı büyük bir ağacın dalında güneşlenmeyi pek sever. Yosunla astarlanmış yuvası, yerin biraz yukarısındaki bir ağaç kovuğunda, bazen de bir yeraltı inindedir. Hayvan sudan nefret ettiği için, yağmurlu günlerde yuvasında kalır ve ayaklarını ıslatmaktansa, aç oturmayı tercih eder. Kış mevsiminde kış uykusuna yatmaz.


Dört küçük kör:


Ağaç sansarları temmuz ve ağustosta çiftleşirler. Çoğu zaman sayıca dört olan yavrular doğana kadar epey zaman geçer. Öyle olduğu halde, yavrular kör ve çıplak olarak dünyaya gelirler. Gözleri beş haftalık oldukları zaman açılır. Baba yavrularıyla ilgilenmez. Anne sonbahara kadar iş başındadır. Yavrular bu vakit anneleriyle babalarına benzemiş ve ağaçların üzerindeki hayata hazır hale gelmiş olurlar.
Ağaç sansarları çiftleşme mevsiminin dışında yalnız yaşar ve yalnız avlanırlar. Sincaplar gibi, onlar da fazla yiyeceklerini gömerler. Bir daldan ötekine atlayarak, bazen de yerde koşarak zavallı sincapları kovalar ve sincap onların giremiyeceği kadar ufak bir deliğe sığmıncaya, ya da boynundan ısırüarak ölünceye kadar bu kovalamacaya son vermezler.


Öldürücü bir merak:


Ağaç sansarı insanlardan hoşlanmadığı ve medeniyet ilerledikçe ıssız bölgelere çekildiği halde, insan elinden çıkma kapanlardan kaçınmayı öğrenememişlerdir. Denilebilir ki, Kanada'nın kuzey ormanlarında yakalanması en kolay olan hayvanlardandır. Kapanne kadar meydanda olursa, ağaç sansarı'nın veya samurun yakalanması ihtimali o kadar kuvvetlidir. Bu de her halde hayvanın bir türlü hâkine olamadığı merakından ileri gelir.
Sansar ve samur, kürkünün büyük kıymeti sebebiyle çok avlanır. Çabuk üremediğine ve büyük bir ih timalle iki yılda bir çiftleştiğine gö re, bu gidişle soyunun tükenmes: yakındır. Bugün Kanada'da yılda yirmi bin ağaç sansarı ve samuru avlanmaktadır.